Yeni Orijinal Sözler, Yeni Orjinal Mesajlar

Her güne hayatının en güzel günü olması için şans ver.

Sevmek ölmektir bence, ben de sevmiştim ölmeden önce.

Kimse seni sevmiyor diye üzülme, çünkü kimse sevmeyi bilmiyor!

Al ömrümü koy ömrünün üstüne, senden gelsin ölüm başım üstüne…

Dünyan öyle bir kararsın ki, seni aydınlatan tek ışık gözlerim olsun.

Sevgimiz yavaş yavaş süzülen çisil yağmur gibi ama ırmakları taşıran cinsten…

Utanırım, söyleyemem yaşadığım yalnızlığı, kelimeler yetmiyor ki, bu mu sevda dedikleri.

Gece yatağına yattığında hangi hayal sana uyumayı unutturuyor ise gelecek sana onu yaşatsın.

Kalem olsa dünyadaki bütün ağaçlar ve bütün denizler mürekkep olsa senin şiirini yazamam yine de…

Eğer beni bu sokakta, bu semtte, bu şehirde bulamazsan sevgilim bil ki ben, 
Gözlerinin daldığı yerdeyim…

Mazi kalbimde bir yaradır. Bahtım saçlarımdan karadır. 
Beni zaman zaman ağlatan, işte bu hazin hatıradır.

Gözlerin nehir, kirpiklerin köprü olsun, ben tam üzerinden geçerken ipler kopsun, düştüğüm o yer dudakların olsun…

Bana kalsa gökyüzündeki tüm yıldızlar yerine, bütün insanlara senin gözlerinde ışıldayan bir çift yıldız gönderirdim.

Seni seviyorum dediğin zaman yalan söylüyor olsan bile o sözü dünyanın bütün gerçeklerine değişmeye hazırım bir tanem

Kanatlanan yüreğin aşamayacağı engel mi var? 
Ben karanlıkta da açarım tomurcuklarımı. Yeter ki aşkını benden esirgeme.

Gül bahçesinde geçse de ömrüm, inan üstüne gül koklamam gülüm, seni koklamak olsa da ölüm, uğrunda ölmeye değer gülüm…

Önemli olan seni sana nasıl anlattığım değil, seni başkalarına nasıl anlattığım. 
Duy, kendini kıskanırsın yemin ederim!

Bir gün bir rüzgâr eserse oralara. 
Benim sana olan sevgimi fısıldarsa kulağına unutma sende bana bir tutam sevgi yolla…

Yaprak döken gençliğimin satir aralarında altı kırmızıyla çizilmiş ve tırnak içine alınmış suskunluğumun bas harflerisin.

Sarı giyer güneş olursun, mavi giyer deniz olursun, siyah giyer matem olursun, kim bilir belki bir gün, beyaz giyer benim olursun.

Öyle karanlık olur ki bazen hayat bin ışık yaksan bir damla aydınlık bulamazsın. 
Ama çok sevdiğin birinin gülümsemesiyle unutursun.

Dünyada 2 renk gül olsun, biri kırmızı diğeri beyaz, sen beni unutursan kırmızılar solsun, ben seni unutursam beyazlar kefenim olsun.

Yalnızlık gecelerin, ümit bekleyenlerin, hayal çaresizlerin, yağmur sokakların, tebessüm dudakların, sen ise yalnız benimsin bir tanem…

Önce kimseye güvenmemeyi öğrenirsin. Sonra duygularını belli etmemeyi ve sevdiğin insanlardan korkmayı öğrenirsin. Böylece büyürsün işte…

Rüyalarını gül yapraklarıyla yatağını papatyalarla süsledim, üzerini sevgiyle örtüp tüm kâbusları aldım ki en güzel rüyaları sen göresin…

Ben seni dün sevmedim, çünkü dün bitti. Ben seni bugün sevmedim çünkü bugün bitecek. Ben seni yarın sevdim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek…

Olmasa mektubun, yazdıkların olmasa, kim inanır senle ayrıldığımıza. 
Sanma unutulur, kalp ağrısı zamanla, her şeyi unutarak yaşanır sanma.

Bize Adıyamanlı derler biz kırmızı pabuçlu kızlarla dans etmeyi bilmeyebiliriz ama şahinin yuva yapamadığı yerlerde ölümle dans edebiliriz…

Seni düşünür, seni özlerim, sevgilerin özlemlerin derinliğinde ne olur kir şeytanin bacağını birken beni hatırla, bir sonbahar serinliğinde…

Yatağını gül yapraklarıyla, rüyalarını papatyalarla süsledim, üzerini sevgimle örttüm… 
Tüm kâbuslarını da ben aldım ki sen rahat uyu bir tanem…

Sen bazen en zifiri karanlık gecemin güneşi, sen bazen yaşanacak hayatin cesaret verecek mutluluk yani, sen bazen ve her zaman sevgimin tek nedeni…

Sen elimden tutunca, deniz basardı içimi. 
Sen elimden tutunca, yüreğim yeşil yosunlara takılıp günlerce dip akıntılarının peşi sıra gitmek isterdim.

Güller hep ellerinde açsın, ama dikenleri batmasın. 
Sevda hep seni bulsun, ama seni yaralamasın. 
Mutluluk hep yüreğine dolsun, ama beni unutturmasın.

Eğer çölde bir çiçek olsan; seni kaybetmemek; için gözyaşlarımla sulardım 
Eğer gözümdeki bir damlayan olsaydın; seni kaybetmemek; için hiç ağlamazdım…

Sen hayata ne verirsen hayat sana senin verdiğini geri verir. Ben hayata ne verdim bilmiyorum ama hayat bana hiç ummadığım kadar değerli bir şey verdi: Seni

Yanağına konan kar tanesi eriyip dudaklarına indiğinde o bir damla serinliği biriyle paylaşmak istediğinde yönünü rüzgâra dön yeter. Çünkü ben o rüzgârdayım…

Gün bir gün, sevdalanmış geceye gecede yakamoz düşürmüş denize o günden bugüne geceyle gündüz ayrılmaz olmuş ta ki güneş tutulup gölge düşürene dek sevdalara…

Yanında benden yakın başka biri de olsa, her şeyi inkâr etmiş inandırmış olsan da ve ona duygulanmış sevdalanmış olsan da, biliyorum bu gece beni düşüneceksin.

Kim bilir hangi aksam güneşle beraber bende söneceğim kim bilir hangi ellerden son suyumu içeceğim belki göremeden öleceğim fakat yine de seni ebediyen seveceğim.

Gece midir insani hüzünlendiren, yoksa insan mıdır hüzünlenmek için geceyi bekleyen? 
Gece midir seni bana düşündüren yoksa ben miyim seni düşünmek için geceyi bekleyen?

Yıllar vardır nasıl geçtiğini bilmezdim, bir gün vardır yaşamın anlamını değiştirdi bana dair; hissetmediğimi, bilmediğimi yaşattı, iste o ani senle yaşadım senle sevdim.

Üstüne `seviyorum` yazdığım bir kâğıttan, sandal yapıyor, dereye bırakıyorum. 
İster yüzsün, ister batsın, ister bir çalıya takılsın o kâğıt sandal, hep derenin bir yerinde olacak biliyorum…
Facebook Twitter instagram Google+ Pinterest Youtube
Hesaplarımızdan Takip Ederek Bize Destek Olunuz
Yorumlar