Damar Sözler, Damar Mesajlar, Damar Laflar
Uzağa değil, usta öteye hep öteye gitti; Yalnızlığı ondandır.
Yine benden kaçan boş sokakları kovalıyorum.
Ceplerim de biraz hüzün biraz keder.
Yıllar önce benden düştüğün zalim dakikalar geldi göz perdeme.
Havanın açık olması senle karışık düşler yağmasına engel olmuyor.
Oysa neler çektim ben yokluğunda bir bilsen.
Sen bitmiş şarkılar da kendini bulurken ben mısralarıma not düşüyordum.
Gün gelecek sürünerek geleceksin.
Ezberlediğim dudakların; kim bilir şimdi hangi dilde okutuluyor.
Neredesin diye sorarsan; yalnızlığımla, düşlerimi içiyorumdur.
Merak etme, daha sen sarhoşu olmadım.
Bir gün sevgin bitecek. Saygın da azalacak.
Bedenim bir şekilde ısınırda, sen yoksan, yüreğim hep üşür.
Sonbaharın kuru ayazı bile kendimizi bulmak için sıcak gelirken, mesafelerin uzaklığı üşütüyordu.
Yaydan çıkmış bir ok gibi karanlığa gözü kapalı fırlatıldı ruhumuz.
Derman olması gerekirken telefonlar. aramızda kanlı bıçaklı cellat oluyordu.
Harfleri soğuyan parmaklarımız da karşılıyorduk, ısınmayan yürekler burkularak.
Ya bir birimizi yanlış anladık ya da gerçekten harfler yer değiştirdi.
Vedaların bohçalanıp yüklenildiği omuzlar ile gözyaşlarının, hem vedalara hem de hasretin bitişine dikildiği toprağın adıydı Aşk.
Rüyalarıma misafir değil. Hayatıma ebedi gel artık.
Avucumu sıkacak gücümün ve kalkacak mecalimin olmayışı, yorgunluğumdan değil, yokluğundan, halsizliğimden değil, sensizliğimden.
Ben bu gece mısralarımla orada idim. Sen git yat, uyu yarın okursun.
Üşürsen, muhabbetçalarız dudaklarımıza, sende yanarsın bende, ısınırız.
Kıvılcımın, başladığı yerdi dudakların.
Sanki harflerime üç beş parça odun atılmış gibi, yanan sen, tutuşan ben oluyorum.
Sen hiç saklambaç oynadın mı, ama benim gibi, gözyaşlarınla.
Gözyaşlarımı yüreğimden, gülüşümü, insanlardan saklamayı öğrendim.
İçim sana koşuyor; taki sensizliğimin ayağı takılıp düşene kadar.
Tüm yorgunluklarını bana sat; tek derdin ben olayım.
Delinmişti ruhum, saçılan, atılan, fışkıran sen.
Oyuncağın kırıldı. Babana söylersin yenisini alır sana.
Sen nasıl bir mahalleydin de; ben, çıkmaz sokağına girdim.
O kadar soğuğum ki sokaklar üşüyor yalnızlığımdan.
Anılar akşama, umutlar sabaha benzer.
Yokluğun ne de büyükmüş gözümde.
Kucağıma sığmayacaksın diye çok korkmuştum.
Ölürken bile son dileğimdin.
Etrafım yüksek hasret duvarları ile çevrildi.
Kapatın sokak kapılarını cereyana tutuldum, gönlüme kulunç girdi, bir başka sevgiye dönemiyorum.
Ölümü kaldırırdık elbet ama yaşarken ölüp ölüp dirilmeyi kaldıramıyorum.
Yine benden kaçan boş sokakları kovalıyorum.
Ceplerim de biraz hüzün biraz keder.
Yıllar önce benden düştüğün zalim dakikalar geldi göz perdeme.
Havanın açık olması senle karışık düşler yağmasına engel olmuyor.
Oysa neler çektim ben yokluğunda bir bilsen.
Sen bitmiş şarkılar da kendini bulurken ben mısralarıma not düşüyordum.
Gün gelecek sürünerek geleceksin.
Ezberlediğim dudakların; kim bilir şimdi hangi dilde okutuluyor.
Neredesin diye sorarsan; yalnızlığımla, düşlerimi içiyorumdur.
Merak etme, daha sen sarhoşu olmadım.
Bir gün sevgin bitecek. Saygın da azalacak.
Bedenim bir şekilde ısınırda, sen yoksan, yüreğim hep üşür.
Sonbaharın kuru ayazı bile kendimizi bulmak için sıcak gelirken, mesafelerin uzaklığı üşütüyordu.
Yaydan çıkmış bir ok gibi karanlığa gözü kapalı fırlatıldı ruhumuz.
Derman olması gerekirken telefonlar. aramızda kanlı bıçaklı cellat oluyordu.
Harfleri soğuyan parmaklarımız da karşılıyorduk, ısınmayan yürekler burkularak.
Ya bir birimizi yanlış anladık ya da gerçekten harfler yer değiştirdi.
Vedaların bohçalanıp yüklenildiği omuzlar ile gözyaşlarının, hem vedalara hem de hasretin bitişine dikildiği toprağın adıydı Aşk.
Rüyalarıma misafir değil. Hayatıma ebedi gel artık.
Avucumu sıkacak gücümün ve kalkacak mecalimin olmayışı, yorgunluğumdan değil, yokluğundan, halsizliğimden değil, sensizliğimden.
Ben bu gece mısralarımla orada idim. Sen git yat, uyu yarın okursun.
Üşürsen, muhabbetçalarız dudaklarımıza, sende yanarsın bende, ısınırız.
Kıvılcımın, başladığı yerdi dudakların.
Sanki harflerime üç beş parça odun atılmış gibi, yanan sen, tutuşan ben oluyorum.
Sen hiç saklambaç oynadın mı, ama benim gibi, gözyaşlarınla.
Gözyaşlarımı yüreğimden, gülüşümü, insanlardan saklamayı öğrendim.
İçim sana koşuyor; taki sensizliğimin ayağı takılıp düşene kadar.
Tüm yorgunluklarını bana sat; tek derdin ben olayım.
Delinmişti ruhum, saçılan, atılan, fışkıran sen.
Oyuncağın kırıldı. Babana söylersin yenisini alır sana.
Sen nasıl bir mahalleydin de; ben, çıkmaz sokağına girdim.
O kadar soğuğum ki sokaklar üşüyor yalnızlığımdan.
Anılar akşama, umutlar sabaha benzer.
Yokluğun ne de büyükmüş gözümde.
Kucağıma sığmayacaksın diye çok korkmuştum.
Ölürken bile son dileğimdin.
Etrafım yüksek hasret duvarları ile çevrildi.
Kapatın sokak kapılarını cereyana tutuldum, gönlüme kulunç girdi, bir başka sevgiye dönemiyorum.
Ölümü kaldırırdık elbet ama yaşarken ölüp ölüp dirilmeyi kaldıramıyorum.
Not: Siz de sitemize katkıda bulunmak istiyorsanız; yorum bölümünü ya da iletişim butonunu kullanarak güzel sözlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.
Bu yazımı arkadaşlarınızla paylaşın
Etiketler : Damar Söz Resimli Damar Mesajları ve En Damar Laflar Ağır Damar Sözler, Damardan Sözler Ağır Damar Sözler Resimli Ağır Damar Sözler Damar Sözü En Damar Sözler Damardan Sözler En Acı Duygusal Acıtan Damar Sözler Damar Sözler, Feleğin Sillesini Yiyenlere Jilet Sözler Güzel Sözler Anlamlı Sözler Resimli sözler Damar Sözler Aşk Sözleri
Sosyete Travel ~ Sosyete Sözler ~ Sosyete Trend
Damar Sözler, Damar Mesajlar, Damar Laflar |
Yorum Gönder
Bilgi Paylaştıkça Güzel Dir, Paylaşır Mısınız ?
Sayfamızı Değerlendirin