En Güzel Duygusal Sözler

Saniyeler sonra neler olacağını bilmeden yıllar sonrasının hayallerini kurduk.

Kalbi yorgun olanın dili keskin olurmuş ya kalbi yorgunun yanında olmayacaksın ya da yanında olduğunun kalbini yormayacaksın.

Kırdıysa sessiz kal sessizliğinden kırıldığını anlamıyorsa onsuz kal.

Biri gelir ve gülümsemesiyle tüm dertlerini unutturur.
Sonrasındaysa senin tek derdin onun gülümsemediği anlar olur.

Ya Rab bana cism ü cân gerekmez, cânân yoğ ise cihân gerekmez.

Cama vuran her damlada bir tek sen varsın ne diyorum biliyor musun her gün yağmur yağsın.

Sen çölde açmış bir çiçek olsaydın, seni kaybetmemek için ölene dek ağlardım.

Kahve aşk gibidir, her ne kadar sabır ve özen gösterirsen tadı o kadar güzel olur.

Sert rüzgârlar karanlık geceleri severmiş, aynen benim seni sevdiğim gibi.

İnsanlar hep birilerinin peşinden koşarlar, ama dönüp de kendi peşlerinden koşanlara hiç bakmazlar…

Seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et, çünkü aşk sessiz, sevgi dilsizdir…

Güneşin buz tuttuğu yerde bir alev görürsen bil ki o, yalnız ve yalnız senin için yanan kalbimdir.

AŞK acısı taşımayan yürek; ya deliye aittir, ya ölüye.

Aramızdaki mesafeler ne kadar uzun olursa olsun sonsuzluğa giden tüm yollara adını yazdım.
Hangi yoldan geçersen geç seni sevdiğimi okuyacaksın.

Gerçek aşk bir hayalet gibidir. Herkes ondan bahseder ama gören çok azdır.

Öyle yorgun ki hislerim. Artık sana karşı bir şey hissetmeye bile dermanı yok.

Sensizliği dinlemek sessizliği dinlemekten zor ama en zoru sensizliğin sessizliğini dinlemek…

Ben seni unutmak için sevseydim sana olan tutkumu kalbime değil, güneşin çıktığı zaman kaybolan buğulu camlara yazardım.

Hayatta iki kör tanıyorum; 1.’si senden başkasını görmeyen ben, 2.’si beni göremeyen sen…

İnsanlar tanıdım yıldızlar gibiydi, hepsi parlıyordu, hepsi gökteydi
Ama ben seni, güneşi seçtim, bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim…

Susmak kabullenmek değil, cevaptır. Eğer insan kısa cümleler kuruyorsa, uzun yorgunlukları vardır.

Gerçek aşk şans oyunları gibi… Hayali bile mutlu edebiliyor insanı; fakat tutturabilene ‘aşk’ olsun. Cemal Safi. Bırak, olumlu bedenlerde olumsuz aşk arama.

Aşk, bazen gitmekle kalmak arasında verdiğin en büyük savaştır.
Sevmeyenin aklı, gerçekten sevenin kalbi kazanır bu savaşı.

Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen yere düşen yağmur damlalarını tutmaya çalış, tutabildiklerin senin sevgin tutamadıklarınsa benim sana olan sevgimdir…

Bir gül olmak isterdim, dalımdan koptuğum an yalnız senin için kopayım ve yalnız senin avuçlarında solayım diye bir tanem…

Bir telefon bekliyorum, sevgilim diye başlayan, seni seviyorum diye biten
Bir telefon bekliyorum, dün gelmesi gereken ve bugün hala gelmeyen…

Ey gönüm bilmez misin gözler sebepsiz yaşarmaz, dudaklar sebepsiz kurumaz, gönülde bir dert olmadıkça kimsenin yüzü sararıp solmaz.

AŞK; bilmektir ey sevgili! Bir tek yâri bilmek, onu candan daha aziz bilmektir.
Ondan gayrı bildiklerinin hiçbir şey olduğunu, dünyanın onunla mana bulduğunu bilmektir.

Bazen unutmakmış sevmek…
Dönüp arkana bakmamak ve sevdiğin insanı bile bile başkasına uğurlamakmış…
Ne kadar canın yansa da bir o kadar bağlanmakmış.
Senin olmayan bir şeyi delicesine özlemekmiş…

Hayat dair anılarımı bıraktım geride seninle başlıyorum yeniden dönüyorum kendi dünyama, hayat artık sensin benim için.

Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milat demektir.
Şayet aşktan önce ve aşktan sonra aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz

Gülmek için mutlu olmayı bekleme, belki de mutluluk gülüşünde saklıdır sakın ağlama gel ki bir yerlerde senin bir tek gülüşün için yaşayan biri vardır.

Aşk da tıpkı Elif gibidir. İsminde gizlidir, ama okunmaz.
O olmadan da besmele sese gelmez. O her şeyin içindedir ama hiçbir şeyde görünmez.

Yanında benden yakın baksa biri de olsa, her şeyi inkar etmiş inandırmış olsan da, ve ona duygulanmış sevdalanmış olsan da, biliyorum bu gece beni düşüneceksin.

Ey Gafil! Sen kendi şehvetine Aşk adını koymuşsun. Şu halinle o namusu ekberi soymuşsun.
Aşkın asıl manasının altını oymuşsun. Bir bilebilsen küstahlığa nasıl.

Saçının bir teline dünyalar feda olsun, kalbin hep benimle dolu olsun.

Denir ya aşk iki kişilik, yalan! Aşk bile bile delilik.
Bide hayat müşterektir denir. Buda yalan çünkü aşk acısı hep tek kişilik.

Fani aşk yoktur, aşkların hepsi baki olanadır. Tek fark şudur ki; kimi sanatı görür, kimi sanatçıyı.

Seni düşünür, seni özlerim, sevgilerin özlemlerin derinliğinde ne olur kir şeytanin bacağını bir kez beni hatırla, bir sonbahar serinliğinde…

Ne zaman sağır ressam kristal bir zemin üzerine düşen yağmur damlasının sesini çizerse seni o zaman unutacağım.

Denizde kalem kumdan kâğıtlar yaptım, her yere seni seviyorum yazdım, ama sen aptaldın inandın: ben seni sevmedim, sana taptım.

Son kibrit çöpüm gibi sakladım seni rüzgârsızdı hava tiryakiydim üstelik yakmadım seni ben yağmur yüklü bir bulutum kime çarpsam ağlarım.

Hasretim senelere dönse de ne aşkına bedduam ne de sana kinim var, bin bir dert çektirsen de seni mahşere kadar sevmeye yeminim var.

Ey tabib! Aşk derdiyle başım hoş benim; yaramdan el çek sen.
Bana derman hazırlama ki senin merhemlerin benim ölümüm sayılır.

Ağlayan kalbime yoktur derman sensiz kaldım dinlemiyor gönül ferman adını aldığımda ağzıma sözlerim ağlar o anda seviyorum seni bunu unutma!

Gel, bir bestem de sen ol sevda şiirim, aşk erim ben seni güftesiz de söylerim çünkü ben güftelenmemiş aşkların talibiyim gel, bir martı da sen ol omzumda.

Allaha emanet ol dedi ve gitti. Güldüm. Zaten ondan başka kimim var ki? Dedim.

Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?

Allah’ım canımı bir sonbahar günü al ki, o vefasız getirecek bir gül bile bulamasın…

Facebook Twitter instagram Google+ Pinterest Youtube
Hesaplarımızdan Takip Ederek Bize Destek Olunuz
Yorumlar