Uzun Aşk Acısı Sözleri

Geldiğin gibi git, ufak ufak. 
Sendeleme bir daha içimde, ağır bir enfeksiyon benimkisi. 
Senibalim bu aralar, soğuk nevaleyim. 
Haydi git bir çocuk gibi salıncak kurup da sallanma içimde. 
Koparırım, sen düşersin. 
Ben, bu yükün altında kalırım, son bir kez daha taşıyamam seni.

Ne kadar sarsan da acılarımı, ne kadar merhemlesen de yanan hayallerimi, kırıldım bir kere. Görüyorum şimdilerde kırılan umutlarımı topluyorsun. 

Söyle birleşince tekrar adı yine umut olur mu. 
Dikkat et, toplarken batmasın yüreğin, acımasın, acıtmasın. 
Zat-ı halinde alışkanlık yapmasın. 
Bir daha kırılan bir ben toplamasın yüreğim.

Söyle sen hiç kırıldınmı. Ya da seni hiç kırdıkları yerden kırdılar mı. 

Sonra konuş dersin konuşurum elbet. 
Hem de sana bir zamanlar koşup geldiğim gibi, 
Cümlelerim koşarak gelir... Kırılacağını bile bile... 
Sana gelir. Dünyası yıkılmış harflere tutunarak. 
Ve hala bile bile konuş dersin, 
Çok kolay değil mi. Şimdi söyle, sen kendini affettin mi ki, 
Benim affetmemi beklersin.

Az kaldı şiirleri bırakıp içimdeki seni okuyacaklar. 

O derece şeffaf yazıyorum seni. 
Gerçi kör olmaları lazım. 
Çünkü satırların arasına saklamıyorum artık seni, bildiğim cümlelerden. 
Artık kulağın, sadece çınlamaz, okuyan her kişinin ahını aldın sevgili. 
Evet, belki de katlediyorum, sırf senin için cümleleri. 
Belki de tüm satırlar benden davacı olacak. 
Kim bilir, belki de sana dair babasız harflerim doğacak. 
Gün gelip, yüreğinin şişkinliğini benden biliceksin, belki de kim bilir. 
Ama hiç bir zaman engel olamayacaksın sensiz doğan şiirlerime. 
Ahtım var çünkü çatır çatır sensizliği yazacağım. 
Ve sen, yeniden doğduğunu düşüneceksin Benim gömdüğüm satırlarda seni.

Seni çıkardım da, kendimi çıkartamadım senden, hayallerimi çıkartamadım 

Senle gezdiğim anılardaki, senli satırlarımı çıkartamadım. 
Tozlu yollardaki beklediğim, cümlelerin arasına konan koca bir beni çıkartamadım. Görüyorsun... 
Görüyorsun ki bir sen çıkmışsın. 
Geride ne varsa bana bırakmışsın. 
Tabi ya ben hanbalım, toplarım. 
Ama merak etme, artık bu saatten sonra bir tek içimde, sensizliği toplarım.

Senin için yıldızlardan şiir çaldım bu gece. Harfleri bir bir seçtim. 

Bir bir senin için diktim bu gece. 
Ne rüzgarlar savurabildi cümlelerimi, ne de sensiz batan güneş yakabildi. 
Geceyi yırtan, mehtabın içinde aydınlanan ben olsun. 
Her satırın arkasında kendimi, sana yazıyorum. 
Her batan güneşin ardından doğan gece gibi. 
Hem de nasıl biliyor musun. 
İçime, seni tek tek kazıya kazıya yazıyorum. anla işte seni bana beni sana yazıyorum. 
Gel şimdi. Ellerimden tut. Bakışlarımı kucakla. 
Dudaklarımı ıslat. 
Yanaklarım senin. Ve yüreğimden tuttuğun gibi. 
Ve içimden tuttuğun gibi. Her günümden sen tut. 
Her anımda, burnumda sen tüt. 
Direği sızlasın içimin, Yeter ki sen gel.

dört duvarın içinde, yine yokluğunla dövüşüyorum yar. 

Koca koca caddelerde, ayağıma, yine sensizlik çarpar yar, kaldırımları çiğnerken, bir sensizliği çiğneyemiyorum yar, ezip geçerken dünyayı içimde, sen çoğalıyor bedenimde, bir yudum çayın içinde, nasıl oluyor da kocaman bir sen dökülüyorsun, bir sen taşıyorsun yar... 
Masam da soğumuş bir kahve, ağlamış bir kalem, ve ıslanmış bir kağıt, sensizliği tüketip bitiremiyor yar. 
Nasıl bir bakıyor da, nasıl bir ağlıyorsam, dalıp gittiğim yerde, yıldızlar düşüyor yar... 
Düşümde bile sensizlik var, düşüyor bir bir. 
Sen olmayan içimde, güneşi soksalar koynuma, üşüyor tir tir.

Yavaş yavaş adımlayan yüreğim, geldi avuçlarına kondu ya sevgilim. 

Sakın bozma bu içimin yuvasını, sensizliğe üşür, sensizliğe ölür. 
Koşa koşa geldi de kondu ya gözlerim, bakışlarına tutunup sarıldı ya sevgilim. 
Sakın kaçırma gözlerimden, yosun gözlerini, sensizliğe ama, sensizliğe kör olur. 
Tir tir üşüdü güzelliğinden dilim. 
Aklım gibi sende kalsın elim. 
Cebimde yürümesin sokaklarda, sensizliğe dost olur, yerini tutmasa da sevgilim. 
Götürün beni mehtabın battığı yere, geceye onu doldurup içeceğim bugün. 
Sakın bana dur demeyin. O sarhoşu olmadan, sabahı etmeyeceğim bugün. 
Ben onu içimde büyüttüm. 
Ben yaşarsam, o da yaşar. Ben ölürsem, o da ölür. 
O vakit, onunla yaşamakta güzel, onunla ölmek de güzel.

Şahit oldun mu sen hiç, bir şiir okurken içinde ağlayan adama? 

Ya da bir kitabın sayfalarını çevirirken parmakların ıslandı mı, bir adamın yüreğinden dökülmüş yaşlarda.

Her gece, her gece seni düşlemekten, düşlerim acıyor, sancılarım bile kırıldı. 

Oysa kırılan acımdan bile biten bir sen var. 
Hüzünler dökülüyor kirpiklerime, eskidendi tel tel. 
Şimdilerde avuç avuç sen. Hangi elimle ovalasam, 
Tenimde sen, burnumda sen. İşte, küçük bir çocuk gibi içim. 
Ve bu içimin, neden elinden tutan bir yudum sevgisi yok, ve neden sana aç ve neden özlemine doymak bilmiyor. 
Gel artık vakitsizce gelip konduğun düşlerim gibi, vaktini dahi bilmediğin bir gün, ansızın çık gel, çünkü vaktin bile hükmünü yitirdi artık.

Beni boş ver de, rüyalarına o düşmedi diye, gecenin bir vakti uyanıp şahit oldu mu gözyaşlarına, kafanın altındaki yastığın ya da senle birlikte ağladı mı yorganın çarşafın.


Bu şehir senin olsun. Yıldızları bölüşelim yeter. 

Bu sokak lambaları senin olsun. 
Bana, karanlığın içinde sen yeter. 
Gözlerim, bir ömür gözlerine uzansın. 
Biraz uyusun, biraz dinlensin yeter. 
İstanbul senin olsun. Bana ellerin yeter.

Sen seviyor mu, sevmiyor mu diye, koparmaya kıyamadığım, papatya falımdın.


Alıştım galiba, böyle sade modası olan yalnızlık giymeye. Zevk vermese de hoşuma gidiyor. Neden diyeceksin. En azından acıtmıyor, sancılarımı arttırmıyor.


Şimdi sen hiç gelmeyecek güzel günlere olan inancım, doğmayacak çocuklarımın annesi, yazılmamış bir romanın hiç görünmeyen karakterisin. 

Sen, olmayacak dualarımın en derinden gelen amin'isin.

Dokunamadığım... Göremediğim.. 

Dindiremediğim bir acı taşıyor yüreğim. 
Biraz yalnızlık, biraz hüzün, biraz çaresizlik.

Bir an için gördüğün ve bir daha hiç görmeyeceğin bir yüz neden dünyayı daha hüzünlü bir yer yapar.


Acı çekmek bir şey değil ama neyin acısını çektiğini bilmemek kahrediyor adamı.


Şu anda uğruna ağladığınız kişi bir başkasıyla gülüyor.


Bilir misin en sevdiğinin nefes aldığı bir şehre en sevilmeyen olarak uyanmanın verdiği acıyı?


Şimdi söndü ışık sustu dudağımdaki sen çalan ıslık. 

Dünya ahiret acımsın artık.

Üç kelimeden fazla gelemedim sana, aşk'tın acı'm oldun.


Ne zor değil mi yüreğinde aşk diye taşıdığına yabancı olmak.


Aynı kitapları okur, aynı filmleri izler, aynı müzikleri dinlerdik. 

Herkesten farklıydık biz, biz gerçekten ayrıydık. 
Şimdi ne okusam, ne izlesem, ne dinlesem hemen elim telefona gidiyor sonra o eskidendi diyorum çünkü biz artık gerçekten ayrıydık.

Ve bir gün her şeye sen de alışacaksın. 

Dilin varmayacak yalnızım demeye. 
Unut artık bildiğin bütün şarkıları. 
Yalnız yaşa ve hazırlan yalnız ölmeye.


Not: Siz de sitemize katkıda bulunmak istiyorsanız; yorum bölümünü ya da iletişim butonunu kullanarak güzel sözlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.
Bu yazımı arkadaşlarınızla paylaşın
Facebook Twitter instagram Google+ Pinterest Youtube
Hesaplarımızdan Takip Ederek Bize Destek Olunuz
Yorumlar